NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
إِسْمَعِيلُ
حَدَّثَنَا
أَيُّوبُ
عَنْ مُحَمَّدٍ
عَنْ أَبِي
بَكْرَةَ
أَنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
خَطَبَ فِي
حَجَّتِهِ
فَقَالَ
إِنَّ الزَّمَانَ
قَدْ
اسْتَدَارَ
كَهَيْئَتِهِ
يَوْمَ
خَلَقَ
اللَّهُ
السَّمَوَاتِ
وَالْأَرْضَ
السَّنَةُ
اثْنَا
عَشَرَ
شَهْرًا مِنْهَا
أَرْبَعَةٌ
حُرُمٌ
ثَلَاثٌ
مُتَوَالِيَاتٌ
ذُو الْقِعْدَةِ
وَذُو
الْحِجَّةِ
وَالْمُحَرَّمُ
وَرَجَبُ
مُضَرَ
الَّذِي
بَيْنَ
جُمَادَى وَشَعْبَانَ
Ebû Bekre (r.a.)'dan rivayet
olunduğuna göre,
Nebi (S.A.V.) (Veda)
haccında (halka) bir hutbe irad edip (şöyle) buyurmuştur:
(Takvim düzeni
açısından) zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki (ilk) durumuna
dönmüştür. (Artık) sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır, (ve) üçü
peşi peşinedir ki, Zilka'de, Zilhicce ve Muharremdir. Bir de Cümade'l- (âhir)
ile Şa'ban arasında yer alan Müdar'in Receb'i dir."
İzah:
Buhârî, tefsir;
bed'ul-Halk; meğâzî; edâhî: tevhîd: Müslim, kasâme; Ahmed b. Hanbel, V, 37, 73.
Yukarıdaki dört aya
Kur'ân-ı Kerimde "el-Eşhuru’l-Hurum= Yasak ayları" adı verilmiştir,
ki bu aylarda harp ve kıtal haramdır. Araplar câhiliyye döneminde bu aylardan
bazılarının, meselâ Muharrem'in haramlığını Safer ayına naklederlerdi. Sebebi de
çapulculuktu. Şöyle ki, bu yasak aylarında mal ve can dokunulmazlığı harp,
kıtal yasaklığına güvenerek tacirlerin ticâret mallarını alıp Ukaz, Zülmecâz,
Mecenne gibi meşhur Panayır ve pazarlarda satmak üzere yola çıktıkları sırada
çapulcular tarafından o ayın haramhğımn, meselâ Şaban'a nakledildiği ilân
edilir ve o günlerde vurgunculuk ve soygunculuk yapmak mübâh sayılırdı.
Arapları buna zorlayan en büyük sebeb onların geçimlerini soygunculuk ve
çapulculukla te'min etmeleri idi ki, üç haram ayın peşi peşine gelmesi ve üç ay
vurgunculuk yapmadan beklemeleri onlara çok zor geliyordu. Kurtuluşu ancak bu
aylardaki vurgunculuk, harp ve soygun yasağım ilerideki aylardan birine
kaydırmakta buluyorlardı.
Kur'ân dilinde buna
(Nesî) denilmiştir. Zemahşerî bunu "Bir ayın hürmetini öbür aya
te'hirdir" diye tefsir etmiş ve şöyle açıklamıştır: Bu suretle Arablar
haram ayları helâl sayarlar ve onun yerine helâl ayları da haram sayarlardı.
Çok defa da on iki aya bir iki ay ilâve ederek seneyi onüç, ondört aya çıkarırlardı.
Nebiimizin, Veda Haccından bir sene önce Hz. Ebû Bekr'in Hac emiri olarak
yapmış olduğu hac, Zülka'de, ayına, Resûlullah'ın Veda haccı ise, Müşriklerin o
sene Haram ayı olarak ilan ettikleri zülhicce'ye tesadüf ve tevâfuk etmişti.
Fahr-i Kâinat Efendimiz bu haccında Arafat dağında deve üzerinde irâd ettiği
hutbelerinin birinde bir cümlesi de "yıl ve ay hesabı Allah'ın gökleri ve
yeri yarattığı zamanki ilk hâline dönüp eski yerini bulmuştur. Sene on ki
aydır" buyurmasıyla bu câhiliyye âdetinin kökünü kazıdığını bildirmiştir.
"Esasen daha önce de; "sapıtmak için hürmetli ayların yerlerini
değiştirip geciktirmek, küfürde gerçekten ileri gitmektir."[Tevbe 37]
âyetiyle de bu durum nehyedilmiş bulunduğundan bu bâtıl câhiliyye âdeti kaldırılmış
oldu. "Bunlardan dördü haram aylardır" denilmekle, o aylarda bu gibi
ma'siye(leri işlemek büsbütün haramdır. Binaenaleyh "O aylarda kendinize
Zulmetmeyiniz"[Tevbe 36] denmek istenmiştir.
Hadîsin sonunda
"Mudar kabilesinin Receb ayı” denilerek, bu ayın Mudar'a nisbet olunması,
Mudar kabilesinin Receb ayma öbür kabilelerden daha çok hürmet
göstermesindendir.
Receb ayının
Cumadelâhir ile Şaban ayının arasında olduğunun ifâde edilmesi ise kamerî
takvim yılı içerisinde ayların sıralanışını açıklığa kavuşturarak bir daha
yanlışlığa düşülmesini önlemek içindir. Bu duruma göre Kamerî aylarının
birincisini Muharrem ayı teşkil ederken, Receb ayı ayların ortasında, Zilka'de
ile Zilhicce de senenin en sonunda yer almaktadır. Bazılarına göre ayların bu
şekilde sıralanışında şöyle bir nükte vardır: Haram ayların diğer aylar
yanında ayrı bir değeri olduğuna göre, en uygun olanı senenin bu aylardan
birisiyle başlamasıdır. İşte bu sebeple Muharrem ayı senenin birinci ayı
olmuştur. Yine bu ayların diğer aylara nisbetle daha büyük bir değer taşımaları
sebebiyle haram aylardan biri olan Receb ayı da senenin ayları arasında orta
yeri almıştır. Aynı zamanda hac aylarından olan diğer iki haram ayı da yani
Zilkade ve Zilhicce aylan da senenin ayları içerisinde en son yeri almışlardır.
Nitekim bu aylarda edâ edilen Hac ibadeti de İslâm'ın üzerinde yükseldiği
esaslar arasında son sırayı alır.